Bazen başlamak büyük bir cesaret ister! Başlayabilmek, ucundan yakalayıp yön verebilmek... Kalıpların dışına çıkıp, yine bilmem ne vakti demeden, standart dışında başlayabilmek önemlidir. Kendi hız sınırlarını zorlamak ve geçip giden herşeye karşı, zevkle bakabilmek. Bir motor üstünde rüzgarın çarpması gibi gelse de tam olarak değildir. Yüzüne bazen geçmişin çarpar, bazen de geleceğin. Saçlarını dağıtan ferahlık veren bazen kötülüklerin, umursamazlıkların. Geride kalan her şey her zaman acıtmaz adamı. Genelde geçmişe takılanlar, bilmeden ruhlarına tasma takıp, onları çivileyenlerdir geçmişe. Onları bırakıp başlamak!
Toprağın içinden fışkırıp çıkan, buz gibi su olmak varken, çoşmak, çağlamak varken, ufak bir çukurun içinde su birikintisi neden olasınız ki. Yine acar zamanlara girdim bakmayın siz bana demeyi çok isterdim.
Yaptığınız en gelişmiş silahlar ne kadar acıtabilir ki beni? Engelleyebilir misiniz şu bedensiz ruhumu ¿! Üstad demiş ki, "çok bir şeye sahip olmayacaksınız bu dünyada". Ben de derim ki bedeninize bile sahip olmayacaksınız. Ne zaman ki onu gözden çıkarırsanız işte özgürlüğünüz ve dokunulmazlığınız ozaman başlar. Kafanız bulansa da bu yazdıklarımla, bütünü görmek için biraz yükselmelisiniz baktığınız yerden. Başlamak lazım, bedeni çıkarıp, asıp bu dünyaya. Öyle başlamak. Ümit etmeyin, ümit olun. olunki kötülüklerin en kötüsü siz olun. Bazen başınıza gelmesindense, başa gelen siz olun!
Neyse daha fazla kafanızı bulandırıp sözlerimi kücümsemenizdense, burada bitirip, sizi kücümsemeyi tercih ediyorum...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder