Ve ben gidiyorum senden ama bil ki...

Bu gece de ölmedim.
Yarın da ölmeyeceğim.
Her gün katil olup, zamanı öldürsem de.
Bir gün kurban olup, zamanın öldürmesini seyredeceğim.
Ve ben seni;
Zamanın ötesinde bile seveceğim...

Gecenin siyahı... Mavisi size kalsın! Gördün mü Bak sevgilim misafirimiz gelmiş...

Bana geceden dem vuruyor...
Evime gelmiş misafir, bana evimi gezdiriyor...
Kırmadım, dolaşıyorum yanında...
Tek tek ördüğüm duvarları, bana gösterirken bile şaşkın...
Ah be koca aptal
Kimsenin Kimseyi beklemediği kıyılarda, yıllarca beklerken yaptım ben o evi...
Ses etmiyorum tabi ki...
Ne haddime.
Bu ne büyük bir şeref!
Kraliçe, bana fakir hanemi gezdiriyor...

Sevme tabi...

Yok yok... Yine, yeniden olmaz...
Çok acıyor, acıyacak...
Haklı... Diyorki olmasın...
Olmasın tabi... Sabit acılara yenisini eklemeyelim...
Sanırım uzak şehirlerin otel odalarında bitecek bu ömür...
Lüks lobilerin sahte kahkalarında içime doğru ağlayacağım..
Halbuki soğuk bir bankta gözlerine bakarak sıcak bir çay içmekti zenginlik...
Ne demis üstad Zeki MÜREN...
Bir his dolup içine, uçuyorum sandın mı hiç?
Geçen günlere yazık, yazık etmişsin gönül sen...
Öyleyse hiç sevmemiş, sevilmemişsin gönül sen!

Yerdeki bir yaprakken, yeşermeyi düşlemek abesle iştigal den başka birşey olmasa gerek...
Bize düşen kurumak, kuruyup bin parçaya bölünmek...
Kül olup yeniden doğmak benim sanatım demiştim sana...
Ya sen ? Yok bir cevap hala...

QwiX9i7694k7w7h...

Ufak bir fidan...

Simsiyah topraktan, yemyeşil filizlendi, gök kuşağının eşliğinde...
Ve başını kaldırdı, o masmavi gökyüzüne...
El verip uzanmak istiyor, can suyunu veren bulutlara...
Bilinen tüm evrenlerin Kraliçesi...
Emredin basamak olsun size o bembeyaz bulutlar...